17 Aralık 2009 Perşembe

3 NUMARA VEDA EDİYOR

Elif DURGUN


1988'de mevkisinin gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biri Alman Tony Schumacher, 1996’da Nijerya’nın yetiştirdiği en yetenekli isimlerden Jay Jay Okocha, 2000’de en güzel asistlerin ve spekteküler gollerin Hırvat kralı Milan Rapaiç... Ve sonrası; 2002’de Ariel Ortega, 2003’te Pierre Van Hooijdonk, 2005’te Stefan Appiah ve Nicolas Anelka, 2006’da Mateja Kezman...
Ama Fenerbahçe en çok Brezilyalıları sevdi... Kulüp tarihinin en uzun süre görev yapan teknik adamlarından Didi ile başlayan sonrasında dünyanın dört bir yanında başarılara imza atan Carlos Alberto Pareirra’ya kadar gelen Brezilyalı teknik adam seçimlerinde zirve noktası ise “futbol ülkesinin” altın çocuğu Zico oldu. Ve tabii ki şu an takımın çoğunluğunu oluşturan Brezilyalılar...
Ancak şu ana kadar saydığımız isimlerin en üstünde hep bambaşka biri olacak! 2002 ve 2003’te UEFA yılın takımı seçimlerine adını 2 kez “en iyi sol bek” olarak yazdıran, futbol hayatını hep bir istikrar abidesi olarak sürdüren; frikik, çalım, soğukkanlılık, tecrübe, bindirme, kendi topuna koşma deyince akla gelen ilk oyunculardan... Yani Uzakdoğu’dan Afrika’ya, Kuzey Amerika’dan Orta Doğu’ya bilinen adıyla Roberto Carlos...
Fenerbahçe taraftarı bugün 3 numarasına veda ediyor... Volkan, Gökhan, Lugano, Kazım, Emre, Selçuk, Uğur, Semih, Özer, Bekir, Mehmet, Önder, Deniz, Guiza ve tabii ki vatandaşları... Onlar da takımın neşe kaynağını yolcu ediyorlar.
1997’de Barthez’i avladığı o müthiş frikik golünden sonra ondan hep bu şıklıkta goller beklediler. Real Madrid’de zaman zaman böyle gollere imzasını atmadı değil. Ancak hiçbiri Fransa’ya atılan golün üstüne geçemedi. Brezilya Milli Takımının efsane kadrosuna da altın harflerle geçen Roberto Carlos milli takıma da yine bir Fransa maçıyla veda etmişti.
Sarı lacivertli formayı terlettiği ilk maç ise Lucescu’nun Shaktar Donetsk’iyle oynanan hazırlık karşılaşmasıydı. Son maçı da Avrupa Ligi’nin gruplardaki son maçı Sherrif karşılaşması olacak.
Toschak’ı, Del Bosque’yi, Skibbe’yi, Zico’yu ve son olarak da Rijkaard’ı acımasızca eleştirmekten çekinmeyen Türk spor medyası efsanevi sol beki de eleğinden geçirdi.
Fenerbahçe Spor Kulübü, yaşını başını almış bir oyuncuyu transfer etmekle suçlandı... Yani beklentiler Carlos’un başarılarla dolu ömrünün 34 yılından daha büyüktü.


Ancak sabır konusunda her zaman cömert olmayan sarı-lacivertli taraftarlar, onun arkasında durdurlar. Zaten kaptan Ümit Özat’ın ardından o mevkiiye de ancak böyle bir isim gelebilirdi.
Belki Fransa’ya attığı gol gibisini göremediler ama, direkten dönenleri, kendi topuna koştuğu anları, mücadelesini, artistik çalımlarını alkışladılar, attığı gollere yaptığı asistlere yengeç dansıyla eşlik ettiler. Sevilla maçında yaşadığı o talihsiz sakatlığa ondan daha çok üzüldüler.
Saracoğlu tribünlerinin en çok çağırdı isimlerdendi, 3 numara. Rakiplerinin formasını istediği en popüler oyuncu.
İşte Türk futbolundan böyle “kocaman” bir yıldız geçti... Sao Paolo’lu futbol sanatçısı Roberto Carlos da Silva Rocha…Yani futbolun gülen yüzü...



Hiç yorum yok: