31 Ağustos 2011 Çarşamba

'ARSENE'AL / WENGER'İN GEMİSİ KARAYA OTURDU(!)

Elif DURGUN


Avrupa’nın elit kategorideki teknik adamlarından biri… Bir çok genç yıldız ve yetenekli oyuncu… Muhteşem bir stat ve taraftar kitlesi…
Her şey dışarıdan bakınca şahane görünüyordu, ta ki geçtiğimiz Pazar gününe kadar!
...
2011-2012 İngiltere Premier Ligi’nin 3. haftasında, Arsenal tarihinin en büyük farklarından birini görüyor, en acı verici günlerinden birini yaşıyordu; son şampiyonun karşısına Manchester’da çıkıyor ve 90 dakika sonunda kalesinde tam 8 gol görüyordu!
...
1996’dan bu yana Arsenal, Arsene Wenger’le daha da büyüyen bir kulüp; lig şampiyonluğuna hemen her sezon ortak olan ve Şampiyonlar Ligi’nde bileği kolay kolay bükülmeyen bir takım...
Dahası; geçtiğimiz yıllarda Wenger’e rakipleri tarafından 'çirkince' yakıştırılan 'çoçuk taciri' sıfatının tersi şekilde hakkını verircesine futbola bir çok yıldız sunan bir takım.
Peki ne oldu da? Birden Arsene Wenger’in ve Arsenal’in çöküşü konuşulur oldu?
...
Lige deplasmanda Newcastle United maçıyla başlayan 'Topçular' bu maçtan golsüz 1 puan almışlar ama karşılığında Barton’ın tahriklerine kapılan Gervinho’yu vermişlerdi.
Ardından evinde geçtiğimiz sezondan ağır yaralı çıkan Liverpool’u konuk etmiş ve güzel futbol adına beklenenin epey altında kalan maçtan 2-0 mağlup ayrılmışlardı. Başkent ekibinde Frimpong ise hakemin kırmızı kartıyla tanışan bir başka isim olmuştu.
...
Arsene Wenger’in düşünceli ve karışık hali Liverpool maçından önce ortaya çıkmaya başlamıştı. 3 sezondur bitmek tükenmek bilmeyen yasak bir aşk gibi devam eden Barcelona – Fabregas ilişkisi bu yıl iyice doruğa ulaşmıştı. Dahası Fabregas gibi adını 4 yıl öncesine dek kimsenin bilmediği Samir Nasri’ye Manchester’ın iki kulübü de talip olmuştu. Ama bir yıldız orta saha oyuncusunu bin kişi istese de bir kulüp alacaktı!
...
Aslına bakarsanız, bu Wenger’in en ustalıkla başardığı işti! Yeteneği gençken yakalayıp; dengi kulüplere hiç korkmadan, aldığından çok çok katına satabilmek!
Patrick Vieira, Robin van Persie, Kolo Touré… Ya da sadece 500 bin pounda Paris’ten alınan ve Real Madrid’e tam 23,5 milyon pounda satılan Nicolas Anelka.
Gençlerinden birer efsane yaratmayı da bildi, Fransız teknik adam; Thierry Henry, Robert Pirès, ve Sylvain Wiltord…
Ama bu sezon ne olduysa; yani kulübün yeni efsanesi haline gelmiş Fabregas ve Nasri’in gidişi bu kadar açıkken, yeni isimler için atak davranamadı, Wenger!
Peki bu durum gerçekten kısaca böyle özetlenebilir miydi?


Tabii ki ekonomi konusunda master yapmış bir teknik adamın hem ticari zekası hem de oyun bilgisi bu satırlarla özetlenemez. Çünkü Alex Ferguson’un da dediği gibi; birkaç maçtan yola çıkıp arsene'in bu kulübe neler kattığını unutacak insanlar çıkacaktır. bu, adaletsiz bir yaklaşım olur.
...
Liverpool maçından önce sorulan bir soruya 'ilk 11’i yapmak hiç kolay olmadı' cevabını verecek kadar hem samimi hem de karışıktı, Wenger… Her zaman sakinliğiyle bilinen teknik adamı belli ki, sakatlıklar da fazlasıyla bunaltmıştı.
Ancak kadrosunda Arshavin, Walcott, Van Persie gibi 'top' oyuncular bulunduran Arsenal de hiç olmadığı kadar gergindi(!)
Ligdeki hiçbir maçı 11 kişi tamamlayamamaları da belki bundandı.
...
Peki Arsenal, gemiyi tekrar nasıl suya indirecek? Bu sorunun cevabı yine Wenger’in maç sonu röportajında saklı; 'biraz sakinleşmeli ve gelecek maça odaklanmalıyız.'
Belki Andre Santos transferi de bu odaklanmaya yardımcı olacak ve devamı gelecek.
Tamam; belki takımdakiler bir Henry bir Pires ya da bir Wiltord değil, ama Arsenal taraftarı açtıkları pankarttaki gibi Arsene Wenger’e güvenmekten öte inanıyor!
Öyle ya bundan 4 yıl önce Nasri'yi ya da Fabregas’ı kim tanıyordu?


Hiç yorum yok: