Elif DURGUN
Onlar, oynadıkları ligleri sallayan, Avrupa’yı ayağı kaldıran ‘haşarı’ çocuklardı… 100 yılı aşkın tarihlerine birçok başarı sığdırdılar… Şimdi ise sahne ışıklarından biraz uzaktalar… Kimi geri dönüş için hazırlanıyor, kimi ise yaşadıkları dur durak bilmez çöküşe artık bir son vermek… Liglerin bitimine az bir süre kala bakalım, gelecek sezon hangisiyle hasret giderebileceğiz...
Parma… 90’lı yıllarda sarı-lacivertlilerin adı, özellikle Avrupa kupalarında geçtiği an, herkes bir adım geri çekilir, taktik planlarını gözden geçirirdi… 90’lar onların en “parlak” olduğu yıllardı… Barcelona’nın genç yıldızı Bojan Krkiç henüz doğmamış, Bosman Kuralı uygulamaya geçmemiş, Arsene Wenger Londra’ya teknik direktör olarak ayak basmamıştı. İşte tam o yıllarda yani 1990 yılının Mayıs ayında Nevio Scala gibi bir futbol adamı, takımı devraldığında; onunla birlikte 4 yıl içinde kazanılacak bir Kupa Galipleri Kupası, bir UEFA Kupası, bir Süper Kupa ve bir İtalya Kupası zaten sürpriz sayılmayacaktı!
1995 yılında büyük futbol profesörü Carlo Ancellotti’yle anlaşana dek Serie A’nın dişli ekiplerinden biri olmayı sürdüren Parma büyük patlamayı ise 1997 yılında yapacaktı. Yalnızca 1 puan farkla şampiyonluğu Juventus’a armağan ettikleri o yıl, 2 yıl sonra olacakların da habercisiydi…
Ancellotti’den sonra takımın başına geçen Alberto Malesani yönetimindeki “Dükler”, Gianluigi Buffon gibi Avrupa futbolunun, özellikle son 10 yılına damgasını vurmuş bir kaleci yetiştirmiş, “Fifa tescilli” dünyanın en iyi defans oyuncularından Fabio Cannovaro’yu Napoli’deyken keşfetmiş, henüz adını çok kişinin bilmediği Lilian Thuram’ı parlatmış, bu isimlerin üzerine bir de gol makinesi “genç” Hernan Crespo’yu renklerine bağlamıştı. İşte bu rüya takım, yeni yüzyıla, 2000’lere 2. Uefa Kupası ile giriyordu. Ama ne olduysa bu büyük patlamadan sonra oldu, adını saydığımız yıldızlar bu başarıdan sadece birkaç sezon sonra yaşlı kıtanın en büyük kulüpleri tarafından adeta kapışıldı… Parma formasını daha kimler giymedi ki; Appiah, Adriano, Taffarel, Ortega, hatta Hakan Şükür…
Ancak gidenlerin yerine gelenlerle aynı dokuyu yakalayamayan Parma, Serie A’daki iddiasını devam ettirse de; 2000’li yılların ortalarında sık sık teknik direktör değiştiren, kadroda uyuşmazlıklar yaşayan ve özellikle bağlı bulunduğu Parmalat şirketinin yaşadığı ekonomik problemlerin kulübe verdiği mali zarar sebebiyle, sürekli sıkıntılarla boğuşan bir takım olup çıkmıştı. Bu süre içinde, ligde eskisi kadar iddiaalı bir takım olamayan Parma'da işler böyle gidince 2007-2008 sezonunun sonunda Serie B’nin yolunu tutmak da, onlar için kaçınılmaz oldu.
Sarı Lacivertliler, şimdilerde Serie B’de son 5 haftaya girilirken, Apulia temsilcisi Bari’nin ardında Serie A’ya doğru emin adımlarla ilerliyor, bizler de Parma'yı izleyecek olmanın heyecanını taşıyoruz.
5 Mayıs 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Süper olmuş eski Parma günlerimi hatırladım ahh ahhh anılar
bizi (fenerbahçe'yi) eledikleri sezon süperlerdi. onlara elenmeseydik -ki şanssız bir biçimde elendik- uefa kupası'nda iyi bir noktaya gelebilirdik o sezon.
Yorum Gönder