Elif DURGUN
Onlar hiç kuşku yok ki dünyanın en iyi oyuncuları… Profesyonel kariyerlerinde 20 yılı geride bırakan, bu isimler futbolculuk maceralarının sonuna doğru yaklaşıyor. Ancak bazıları için, şairin dediği gibi "35 yaş yolun yarısı" etmiyor. Bazıları alacakaranlığı değil de, neredeyse kariyerlerinin 'ilk baharını' yaşıyor.
Manchester United'ın 35'lik Ryan Giggs'le nasıl kanatlanıp uçtuğunu anlamak zor mu geliyor? Oysa, 1999 yılındaki FA Cup yarı final maçında Arsenal defansını darmadağın edip ağlarla buluşturduğu o meşhur golü, sanki dün atmış gibi değil mi?
Peki Hollanda Milli Takımı'na tam 130 kez kaptanlık etmiş 38'lik Edwin Van Der Saar'ın Old Trafford kalesi için nasıl ilk günki gibi savaştığını anlamak güç mü? Şu an Premier Lig'de en az gol giyen takımın Manchester United olduğu göz önüne alınırsa, cevabı bulmak o kadar da güç olmaz.
Ancak yaş aldıkça gençleşmek konusunda, İtalyanların eline kimse su dökemez herhalde. Bu da İtalya sularında sihirli birşeyler olduğuna dair bir işaret olsa gerek. Aksi halde Paolo Maldini, Fabio Cannavaro, Filippo Inzaghi, Marco Materazzi ve Christian Panucci hala Avrupa'nın en iyi kulüplerinde oynuyor olmazlardı.
Peki ya, Inter'i sırtlayan adam Javier Zanetti ya da takım arkadşı Luis Figo'ya ne demeli? Tabi bir de Juventus'un yeri doldurulamaz "açık" Çek'i Pavel Nedved var!
Liverpool'un İstanbul'da Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu'na ulaştığı 'o' maçı unutan var mı? 2005'te o zaferi kazanan 3 kahraman bugünlerde yeni zaferler peşinde... Sami Hyypia hala Liverpool formasını terletirken; Dietmar Hamann Manchester City, Vladimir Smicer ise şimdilerde Slavia Prag'takilere tecrübelerini aktarmaya çalışıyor.
Celtic'in usta nişancısı Henrik Larsson artık Helsingborg formasıyla gollerini atıyor.
Belki italya'nın sularında sihirli birşeyler olduğu gibi "R" harfinde de sihirli birşeyler vardır. Aksi halde Roberto Carlos, Robert Pires, Rogerio Ceni ve Roberto Ayala'nın her geçen hafta, bir önceki haftada gösterdikleri performansın üstüne çıkıyor olmaları başka türlü açıklanamaz.
Ya da "B" harfi? Şimdilerde Chicago Fire için ter döken Brian Mcbride ve 1998 Dünya Kupası'nın yıldızı Cuauhtemoc Blanco ya da Bayern'in emektarı Bernd Schneider ve Aston Villa'nın usta eldiveni Brad Friedel… 35'ini çoktan geçmiş bu oyuncular futbola başladığında futbol topunun ağırlığı bile daha fazlaydı.
2002'de dünya kupasını ellerinin arasına alan Rivaldo, şimdilerde Bunyodkor ile Asya Şampiyonlar Ligi kupasının peşinde.
Peki Blackburn Rovers'a Tugay Kerimoğlu'ndan sonra, Paris Saint Germain'e Claude Makalele'den sonra kim şeflik edecek? Neyse ki Red Bull Salzburg böyle bir soruyu Niko Kovac ile sözleşme yenileyerek biraz daha öteledi!
İsmini saydığımız tüm bu oyuncular dünya futbolunun 1. sınıf oyuncuları ve bunun aksini kimse iddia edemez… onlar şimdiden isimlerini, dünya futbol tarihine yazdırdılar, hem de en büyük harflerle… Peki yeni kuşaktan kimler onların yerini alabilecek, bunu hep birlikte bekleyip, göreceğiz…
*Bu yazı 10 Şubat 2009 tarihinde yayınlanan 'Gol' programı için yazılmıştır.
** Orjinal metin: http://www.fifa.com/worldfootball/news/newsid=1003351.html
11 Mart 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder