13 Ekim 2009 Salı

İZLENESİ FUTBOL FİLMLERİ / DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR

Elif DURGUN

“Futbolun fena halde hayata benzediğini…” düşündüğümü belirtiyorum ya, blogun girişinde; çünkü ben futbol yazıyorum, yani yazmaya çalışıyorum. Bu betimlemenin ‘araklandığı’ yerde, yani izleye izleye hatim edilmiş bir Türk filmi olan Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’da ise şair “hayat fena halde futbola benzer” der; çünkü O, o filmde hayatı anlatıyordur. Aslında yok birbirinden farkı, ikisi de benzer birbirine. İkisinde de bazen taca çıkılır, bazen ofsayta düşülür, bazen tekme yenir, bazen dirsek atılır. Hatta kart bile gördüp, oyun dışı kaldığımız olur.
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, 1980 sonrası Türkiye’nin politik ya da etnik ne kadar sorunu varsa onlara da ve ana eksende kişisel dramlara da değinerek, özetle hayatı anlatan bir filmdir. Yalnız bunun içine futbolu öyle güzel yerleştirir ki (bu durumda Önder Çakar’ın ellerini öpmek gerekir) bir futbolsever olarak; hem de futbolu, mahalle maçlarıyla, başlarda ‘amatörce’, içinde barındırdığı saf ve cafcaflı olmayan güzellikleriyle sevmeye başlayanlardansanız, bu filme kayıtsız kalmazsınız.


80’lerde, yani Türkiye’de futbolun iyiden iyiye ‘profesyonelleştiği’ dönemde amatör bir takımın, Esnafspor’un hikayesini anlatan film, bu alanda dönen ve günümüzde de dönmeye devam eden dolaplara temas eder.
Ancak takımın şampiyonluğa tutkuyla inanma ve bu yolda tüm imkanları ‘tırmalama’ hikayesi ise en eğlenceli kısmıdır. Örneğin takımı, ana karakter Hacı’yla beraber çalıştırmaya başlayacak antrenör, beden eğitimi öğretmenidir ve bu konudaki tecrübelerini anlatırken Fransa’da gördüğü yöntemlerden bahseder. “St. Etienne’de görmüştüm der bu sistemi...” O yıllarda Lyon L’si ortada yokken St. Etienne vardır ya... Türkiye’de bile tanınmakta ve hayran kalınmaktadır. Ya da Tanju Çolak ve Rıdvan Dilmen’in bu filmde Esnafspor’un rakibi bir takımın, sıradan bir topçusu olarak karşımıza çıkması...


Sizi yakaladığı şu ufacık anlarla, bile içinizi ısıtan film aslına bakarsanız vizyona şu an girmiş olsa çok daha büyük bir gişe başarısı gösterebilirdi. O zamanlarda hakkettiği değeri görememiş olan Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’a şimdi gereken değeri verebiliriz belki. Piyasada dvdsini bulabilmek pek de kolay olmasa da, çoluğa çocuğa izletip ufak da olsa hayata ve futbola dair birşeyler almalarını sağlayabiliriz. El birliğinin, arkadaşlığın, samimiyetin, aşkın türlü hallerinin kelime anlamlarından çok hayattaki karşılıklarının ne olduğunu öğrenmelerini... Aslına bakarsanız şu anda bir Türk filminde böyle kadroyu yakalamak bile zor; Müjde Ar, Savaş Dinçel, Erkan Can, Rafet El Roman, Uğur Polat... O yüzden 9. kez Dar Alanda Kısa Paslaşmalar...

(Malum, bu amatör yazar profesyonel sarı-lacivertli yazar 8 aydır Ntv Spor’da “Yenilsen de Yensen de” adlı ‘değişik’ televizyon programına çıkmakta. Ve bu süre boyunca ilk defa bu kadar heyecan doluydu çünkü Önder Çakar futbol-sinema ilişkisi hakkındaki görüşlerini paylaşmak üzere stüdyodaydı. Stüdyoda heyecandan ve biraz da muhabbetin akışından pek de övemediğim ve içimdekileri dökemediğim şeyleri, ve aslında uzun zamandır bu film hakkında gereken yazmam hislerimi şimdi aktarıyorum. Umarım başarılı olmuştur.)

1 yorum:

İsmail Sözeri dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.