3 Ağustos 2009 Pazartesi

SIR'ÜN OWEN KUMARI TUTACAK MI?

Elif DURGUN


Alex Ferguson bunu ilk kez yapmıyor… Michael Owen'ın, geçtiğimiz ay Ada basını tarafından iyice dalga konusu olmuşken Manchester United'a imza atması gerçekten çok şaşırtıcıydı. Ancak o günlerde Ronaldo transferinin yankıları hala sürdüğü için, bu 'akla gelmeyen' transfer gereken ilgiyi göremedi.
Biri 94 milyon euroyla Old trafford'un kapısından çıkarken diğeri bedelsiz içeri giriyordu. Belki de Owen transferinin gereken ilgiyi neden göremediğini rakamlar daha net anlatıyor.
Oysa Owen da tıpkı Ronaldo gibi 24 yaşındayken büyük, parlak bir yıldızdı, ve o da, tıpkı şimdi genç meslektaşının yaptığı gibi İngiltere'den İspanya'ya doğru yola çıkmış ve Real Madrid ile anlaşmıştı. Ronaldo'nun çıkardığı 7 numara ise, şimdi United'da Michael Owen'a ait…
Ancak şu an tartışacağımız konu bu değil. Tartışacağımız konu Ferguson'un hiç şaşmadan kazandığı büyük kumar… Owen'ın belki kusursuz bir aile hayatı var, alkolden, gece hayatından ve kavga-gürültüden uzak duruyor ama kariyerinde birkaç yıldır pek de parlak günler geçirmiyor… Üstelik 30'unda!
Owen'a olduğu gibi, akla gelmeyecek birçok isme United formasını hiç çekinmeden veren Büyük İskoç'un birkaç istisna haricinde oynadığı bu kusursuz kumar, bakalım bu kez tutacak mı? Owen kırmızı formayla kendini bulacak mı? United taraftarları için bu sorulara yanıt bulmak geçmişe bakınca kolay oluyor, çünkü Sir yaptığı transferlerle onları bugüne kadar çok az yanılttı. Alex Ferguson 1992 yılında, Leeds forması giyen 'baş belası bir Fransız'ın peşine düşmüştü… Eric Cantona'nın takımının ihtiyacı olan forvet olduğunu düşünen Sir’ün, Cantona için uzun süren bir ikna sürecini atlatması ve o zamanlar hiç de küçümsenmeyecek bir miktar olan 1.2 milyon pound gözden çıkarması gerekecekti. Kırmızı formayı giydiği ilk sezona büyük bir talihsizlikle başlayan 26 yaşındaki Cantona ise kırıklarını hızla tedavi edecek ve o zamanlar bu transfere anlam veremeyenlere cevap olarak, bir United efsanesine dönüşerek Kral lakabını alacaktı. (Başarı oranı:10/10)
Sir, Cantona'yla tam 5 sezon geçirdikten sonra, Cantona'nın takımdan ayrılmak ve futbolu bırakmak istemesi sebebiyle yerine birini bulmalıydı. Ancak aradığı ismin ise Tottenham'da olacağı, üstelik de 31 yaşında olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Bu transfer sadece onun aklına gelebilirdi. Teddy Sheringham'ın tecrübesinin takıma ve takımdaki gençlere çok şey katacağı belliydi ancak geldikten sadece 1 sezon sonra United'da bu kadar çok şey katacağını kimse beklemiyordu. 1998-99 sezonunda ligde, kupada ve şampiyonlar liginde kupayı kucaklayan Manchester United'da Sheringham takdiri gerçekten hakediyordu. (Başarı oranı: 9/10)
İşte Sir'ün yapmış olduğu bir nokta atışı daha… 1998 yılında binbir uğraş ve hatta hile ile Kırmızı forma sahibi yapılan Dwight Yorke… Tam 12.6 milyon pounda mal olan Aston Villa'lı forvet, daha ilk yılında kendisinden bekleneni tam olarak verdi ve 98-99 sezonunda Micheal Owen ve Jimmy Floyd Hasselbaink'le birlikte Premiere League gol krallığını paylaştı. Tabii bunda telepatik partneri Andy Cole'ün de katkısı büyüktü. United'da geçirdiği 4 sezon sonunda Blackburn'e 2 milyon pounda satılmış olsa da Yorke, kulüp tarihinin unutulmazları arasında yer alıyor. (Başarı oranı: 7/10)
Ferguson’un yaptığı tercihi boşa çıkarmayan bir başka forvet daha… United’da geçirdiği 5 sezon boyunca Ruud van Nistelrooy’un adı, çoğunlukla başarılarla biraz da tartışmalarla, hep öne çıktı. PSV’nin parlayan yıldızı rekor bir transfer ücretiyle Ada’ya gelirken, United’ın kendisi için büyük bir tecrübe olacağını söylemişti ve öyle de oldu. 150’yi aşkın maçta forma giyen Nistelrooy tam 95 gole imza attı. (Başarı oranı: 8/10)
Sir Alex de yanılabilir. İşte Ferguson’un en büyük hatalarından biri: Juan Sebastian Veron… Lazio’dan büyük umutlarla alınan Arjantinli için tam 28.1 milyon pound ödenmişti. Ada’ya olması gerekenden geç adapte olan Veron, tam Kırmızı formaya alışmaya başlamıştı ki, Ferguson onun için, çoktan Chelsea ile anlaştığını açıkladı. Sir, bu transferle en azından verdiği parayı çıkarmış oldu… (Başarı oranı: 4/10)
Leeds’ten United’a gelen ve efsane olan başka bir isim daha; Rio Ferdinand… Ferguson’un Veron’la yaşamış ve yaşatmış olduğu hayal kırıklığını unutturması kolay oldu. O zamanlar henüz 23 yaşında olan Ferdinand 30 milyon pound karşılığında United’a imza attığı 2002 yılında, dünyanın en pahalı defans oyuncusu ünvanını alıyordu. Ancak imzadan sonra dünyanın en iyi defans oyuncularından biri de olacaktı. (Başarı oranı: 9/10)
Belki de Sir’ün en büyük hatası: Jose Kleberson… 2005 yılında Beşiktaş forması da giyen Brezilyalı 2002 Dünya Kupasında ortaya koyduğu performansla Ferguson’un dikkatini öylesine çekmişti ki, bir yıl sonra Atletico Paranense ile 6 milyon pounda el sıkışıldı. Ancak Kleberson Brezilya’daki geniş alanları Premier League’de bulamadığından olsa gerek, Roy Keane’den sonra kendisine pek alışılamadı. (Başarı oranı: 2/10)

18 yaşında bir genci Portekiz’den getirip, formayı hiç çekinmeden vermek… Alex Ferguson, ondaki ışığı görmüş olmalıydı. Aksi halde birkaç yıl içinde dünyanın en iyi futbolcusu olacak bu gence bu kadar güvenmesi bir risk sayılmazdı. Ronaldo’nun başarısı kısa süreli ya da tesadüf olmayacaktı. O bunu biliyor olmalıydı.12.6 milyon pounda mal olan Sporting Lisbon’lu Cristiano Ronaldo, 5 yıl sonra Ada’dan yaklaşık 8 katı bir bedelle ayrılıyordu. (Başarı oranı: 10/10)
Işığının Alex Ferguson’u yanıltmadığı bir başka yetenek: Wayne Rooney. Everton’dan tam 25.6 milyon pounda transfer edilen, Premier League tarihin en pahalı 18 yaşaltı oyuncusu, United’la çıktığı ilk tecrübesinde Fenerbahçe ağlarına 3 gol bırakarak gelecek için ne kadar doğru bir tercih olduğunu da gösteriyordu. (Başarı oranı: 9/10)

Aslında Henrik Larsson'un sadece 3 ay süren United macerasını bir kategoriye sokmak zor. Ama Sir'ün, yeteneğin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini bildiğine iyi bir örnektir. İsveçli uzun süren Avrupa macerasının ardından ülkesine dönmüştü ki, İsveç liginin tatil süresini, tecrübesini hiç tatmadığı Premier League'de değerlendirmek istedi, tabii Ferguson'dan gelen cazip teklif üzerine… Sir'ün tüm ısrarlarına karşın 3 ay sonunda ülkesine dönmeyi tercih eden Larsson, United için 7si ligde 4ü kupada 2si de Şampiyonlar liginde olmak üzere sadece 13 maçta forma giymesine rağmen 3 gol kaydetmeyi de başarmıştı. (Başarı oranı: 6/10)

***Başarı notlarının derecelendirilmesi "telegraph" gazetesine aittir...

3 yorum:

üvercinka dedi ki...

owen kaliteli bir isim,
her ne kadar,bir süre küme düşen bir takımın golcüsü etiketini taşısa da,yaşadığı sakatlıklar ve sakatlık sonrasını pek görememesi,onun yeniden eski owen'ı hatırlatma şansını da azalttı belki.. şimdi manu owen için bir şans.. aşının tutacağını düşünüyorum.. bunda sir faktörü de etkili olcaktır mutlaka..

ancak, başka bir şey var..
bu da en azından ülkemizle İngiltere arasındaki zihniyet farkını ortaya koyuyor..

yukarı da..
''Owen'ın belki kusursuz bir aile hayatı var, alkolden, gece hayatından ve kavga-gürültüden uzak duruyor '' şeklinde anlatıldığı gibi bir durum var evet..ama onun yanında, owen'ın
-ülkemizce bir futbolcuda olmaması gereken ya da hoş görülmeyen,görülmeyecek olan- bir özelliği daha var..

owen'ın 'manor hous' adında büyük bir harası var..yetiştirdiği safkan yarış atları ingiltere ve irlanda 'da yarışlara katılıyor ve harasında yetiştirdiği tayları satıyor.. futboldan kazandığı paranın büyük bir bölümünü buraya aktaran owen, ülkesinde sırf bu uğraşından dolayı her hangi bir tepki görmüyor..doğal olanı da bu..

ülkemizde,
sergen yalçın ve ibrahim akın bu konuda kumarcılar yaftası yapıştırılan futbolculardan..

belki de bu anlayış farkı,
görsel ve yazılı basının bakış açısı,sergen yalçın'ı sahalardan erken aldı..umarım hala üzerine kayıtlı atları Türkiye hipodromlarında koşan İbrahim Akın için durum böyle olmaz..


owen'ın bu konudan dolayı en azından mental olarak rahat olacağını düşünüyorum..yeni bir owen manu ile eskiyi anımsatacaktır kesinlikle..

dünya kupasında da seyredeceğiz çünkü onu..

alperensaylar dedi ki...

yazdığınız futbolcuların bir kısmının kumar olduğu konusuna katılmıyorum. mesela ferdinand kesinlikle kumar değildi. çünkü west ham ve leeds'deki oyunuyla özel bir oyuncu olduğunu belli ediyordu. bu yüzden ben normal bir transfer olduğunu düşünüyorum. keza rooney için de aynısı geçerli. sonuçta 17 yaşında(18 de olabilir) milli olmuş bir ingiliz santrafordan bahsediyoruz. van nistelrooy ise kumar denilecek son transferdir bence:) psv kariyerinde bir sezonda maç başına 1.2 gibi bir gol ortalaması yakalamışlığı vardır. ama onun dışında kişiliğinden dolayı cantona, başka ligden gelmesinden dolayı veron ve kleberson, yaşlarından dolayı sheringham ve larsson tabi ki kumardır. ama diğerleri için şahsi görüşüm pek kumar olmadığı yönünde.

A. Eren Logoglu dedi ki...

Owen transferi Ronaldo değil, Tevez'in gidişi eksenli. Ronaldo'nun bölgesine Valencia transfer edildi ayrıca.

Manchester United'in geçen sezon gösterdiği performans incelendiğinde, geriye düşülen veya öne geçilemeyen maçlarda, 4 - 3 - 3'ün orta 3'lüsünden bir oyuncuyu çıkarıp -Fletcher, Anderson, Scholes- Tevez ya da Giggs'i oyuna sürme planı vardı ve bu hamle çok başarılı oldu. Öndeki 3'lü Ronaldo - Berbatov - Rooney'i bozmamaya çaba gösterip, Tevez ile ön blogu dörtlediler, özellikle ceza sahasında çoğalan bu yapı risk içermesine rağmen gol yollarında çok etkili oldu, Tottenham maçı en çarpıcı örnekti.

Owen hamlesi bu yönden Tevez ile aynı eksende değerlendirilmeli, tabi yazıda belirtilen riske girme kısmı boyutu da var. Owen'ın Rooney ve Berbatov'lu bir ön düzende sağ ya da hücumun ortasında oynaması, bunu daha çok kenardan gelerek yapması öngörülüyor. Messi'nin zaman zaman hücumun ortasına gelip, Eto'o'nun kenarlara taşınması gibi bir dönüşümü United'da da Berbatov - Owen özelinde göreceğimizi düşünüyorum. Son vuruşları çok başarılı olan Owen'in ceza sahasında daha çok bulunmasının takımın verimini en üst düzeye çekeceği gerçeğini göz ardı etmeyecektir Sir ve bahsettiğim Messi örnekli uygulamalı yürürlüğe sokacaktır.

Geçen sezona nazaran Giggs'in de daha çok süre alması gerekliliğini de eklemek gerekiyor, bu düşüncelere. Valencia nasıl bir katkı sağlar, Rooney zirve yapar mı, Anderson rotasyonun değil ilk 11'in parçası olur mu gibi sorular Manchester'in hücum zenginliği açısından çok önemli.

Bir gerçek var ki, bu takım yine savunmayla -VDS, Vidic, Ferdinand, Carrick baklavasıyla- varolma savaşına girecek.

Eren.