7 Temmuz 2009 Salı

BEFORE CRIS, AFTER CRIS

Elif DURGUN


‘Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük’ transferi 1 yıl rötar yapmış olsa da sonunda gerçekleşti. 2008’in en iyi futbolcusu Cristiano Ronaldo, dünyanın en iyi kulüplerinden birinden, Manchester United’tan; bir diğerine, Real Madrid’e gitti, imzayı attı, formayı giydi.
Böylece 6 yıllık yolculuğunda sonuna gelinmiş oldu.
2003 yılında Sportig Lizbon formasıyla bir dostluk maçı sırasında Kırmızı Şeytanlar'ın karşısına çıkan Ronaldo, hem sonradan takım arkadaşı olacak olan futbolcuları hem de Sir Alex Ferguson’u öylesine büyülemişti ki, maçın hemen ardından Ada’nın yolunu tuttu.
O yıl henüz 18 yaşındaydı, 'Dünyanın En İyi Futbolcusu' olarak tescillenmemiş ve Premier League’i yakından takip edenlerin ‘sadece’ gönüllerinde yer bulmaya başlamıştı. Belki o zamanlarda, onda, diğer oyuncularda olmayan şeyi keşfeden futbolseverler, bugünlerde karşılarına böyle bir futbol canavarının çıkacağını bilmiyorlardı. Tam 12 yıldır yani 16 yaşından beri United forması giyen Beckham’ın güneye inmesiyle birlikte, ‘kral öldü yaşasın yeni kral’ kadar acımasız bir tanımlamayla olmasa da, 7 numaralı formayı sırtına geçiren Portekizli, duran topları da Beckham kadar iyi kullanıyordu.

Ronaldo Britanya’ya ayak basmadan birkaç yıl önce ise Birleşik Krallık yeni bir futbol ilahı yetiştirmenin sevincini yaşıyordu. Wayne Rooney adında Everton’lı bir çocuk, - çocuktu çünkü sadece 16 yaşındaydı – 30 maçtır yenilmeyen ve şampiyonluğa yürüyen Arsenal’i 19 Ekim 2002’de adeta tek başına yıkarken, İngiltere Premier League tarihinin de en genç golcüsü ünvanını alıyordu.
İşte o çocuk, Ronaldo’nun kırmızı formaya iyiden iyiye alıştığı 2004 yılında, Britanya’nın daha önce şahit olmadığı bir transfer savaşıyla Manchester United’a imza atarken, Premier League tarihinin en pahalı 20 yaş altı oyuncusu ünvanını da kazanıyordu. (Savaşa katılan diğer takım ise Newcastle United'dı.) Sir, 2006 yılında ligi domine edecek olan kadronun hazırlıklarını böylece tamamlamıştı. İlerleyen sezonlarda gidenlerin yerine gelenler de dokuya uyum sağlayınca ortaya muhteşem bir takım çıkmış oldu. Ancak herkes son dönemlerde Cristiano Ronaldo’dan bahsediyordu. Onun ne kadar büyük bir futbolcu olduğundan... Hatta O da kendinden ve meziyetlerinden çok sık bahsetmeye başlamıştı. Tabii bunda, 2007-2008 sezonunda ulaştığı zirveye kadar, her yıl yükselen grafiğin etkisi büyüktü ama oynadığı kulüp de Manchester United’tı. Sonunda ödüller de geldi. Üstelik bir tarafta Messi varken...

İstatistikler de, medya da, ödüller de 'Ronaldo' diyordu. Geçen 6 yıl içerisinde Ronaldo’nun United’a kattıkları tartışılmaz ama, ya United’ın Ronaldo’ya kattıkları... Hatta Wayne Rooney’nin...
Son 3 yıl içinde Ronaldo’yla yakaladıkları muhteşem uyum Manchester United’tan çok Ronaldo’yu büyütmüş olsa da, Rooney’nin de takım ve 7 numara üzerindeki etkisi büyüktü.
Hatta yaşadığı sakatlıklar onu formasından koparmasaydı, belki çok daha büyümüş bir oyuncuyla karşı karşıya olacaktık.
Ronaldo, Real Madrid’de de aynı grafiği yakalayabilecek mi? Önümüzdeki sezon futbolseverlerin cevabını iştahla bekledikleri 1 numaralı soru bu olacak... Ancak United’a Ronaldo’dan sonra pek birşey olmayacak gibi... 'Cris’ten önce ve Cris’ten sonra' gibi bir değişim beklemeyen Sir Alex Ferguson, Ronaldo’nun yerine yapılacak 'yer doldurmaktan ziyade göz dolduracak' olan transferi merakla bekleyen Ada basınına karşılık Wigan’dan Antonio Valencia’yı alarak gerekli ve mütevazi cevabı da verdi. Hatta Britanya’daki son transfer döneminde medyanın dalga konusu olmaya başlayan eski Liverpool’lu Micheal Owen’ı da alarak şaşırttı.
Rooney, önceleri anlaşamıyor dedikleri partnerini Madrid’e yollarken şimdi, harika çocuk olarak ortaya çıktığı zamanlarda, milli takımda yerini çaldığı Owen ile aynı takımda oynayacak ve bu sezon da Giggs gibi, Nevill gibi Ferguson’un yanında olmaya devam edecek...


-Ronaldo'nun 'lansman' törenini izleyebilmek için saatlerce Barnebau önünde bekleyen çılgın Real Madrid taraftarından sadece birkaçı...


-Madrid sokaklarında 'Ronaldomania' şimdiden başlamış durumda...

2 yorum:

üvercinka dedi ki...

ronaldo'nun öncesi için çok şey ortada..
sonrası içinse bekleyip görmek lazım..
ancak,ederi için ödenen paranın büyüklüğünün gölgesinde ne kadar futbol oynayabilir fikir yürütmek zor..ama bir süre atacağı ve attıracağı her golde, girdiği her poziyonda ya da yaptığı en ufak hatada akıllara 94 milyon euro olarak gelecek elbet..işi biraz zor açıkcası..
ama yalnız da değil, kaka, benzema derken seyrettiğimiz her maçta ekranı bir kaç parçaya böleceğiz bu da ronaldo'nun yükünü hafifletecektir biraz..

şimdilik real için olanlar bunlar..olabilecekler için ütopik düşünmeye devam..

galaksinin en akıllı ve dahi en hızlı düşünen adamı değil belki perez..ama en hızlı para harcayanı olduğu kesin şimdilik..

belki de sezon sonu en mutlu baskanı da olacak..

pellegrini içinse buraya sığdıramayacağım kadar çok şey var..umarım galaksinin en iyi futbol üreten takımının, hocası olur..

dipnot.Manu-Owen-Liverpool üçgenine çok daha geniş bakmalıyız bence.. çünkü cokca konuşacağız bu üçgeni sezon içinde..

Adsız dedi ki...

Çok büyük bir oyuncu olabilir ama dünyanın en iyi oyuncusu değil ve Messi oynadığı sürece de final maçlarında yerlerden kalkamayacak belki de. Messi de takım değiştirmediği için fiyatı hiç belli olmayacak, o yüzden de 'en iyisi benim, ödülümü de aldım, bir de benim için 94 milyon ödediler...' diye şişinip durmayacak.

ve o yüzden de bu gönül barca-real maçlarında hep barcelona için çarpacak.