31 Mart 2009 Salı

REAL THE MOVIE

Elif DURGUN

Futbol asla sadece futbol değildir! Simon Kuper imzalı bu cümleye farklı bir açıdan baksak... Futbolu, boş insanların uğraştığı, gereksiz bir meşgale ya da bir kitle uyutma aracı olarak görenlere inat; 'futbol güzel bir spordur, topa vurmayı becerebilen herkes oynayabilir, seyretmesi de çok zevklidir, hele bir de taraftarlık
denen o yolculuk...' desek. "Dünya üzerinde belki de hiçbir şeyin başaramadığını başarıp, kitleleri bir araya getirir, biraraya gelen onca 'ortak' aynı anda sevinir ya da üzülür" desek...
Milyonlarca insanın yaşam biçimi olan bu oyun, birçok güzel anıya, dostluğa ya da aşka bile sebep olur bazen...
Daha önce çekilen futbol dair film ve belgesellerde çoğunlukla oyunun kendisi ya da yıldızları üzerine bir şeyler vardı. Peki ya taraftarlar?
Şimdi yine bir futbol filmi var önümüzde, mutlaka izlenmesi gerekenler listesinde. Daha doğrusu bir kulüp filmi; Real The Movie...
2005 yapımı bu film, belgeselden ziyâde kurgusal yapısı, oyuncuları, hikayeleri ve çekimleriyle tam bir film aslında... Dvdnin arka kapağında "Daha önce görülmemiş özende çekilmiş ve kurgulanmış gerçek maç görüntülerinin dışında, dünyanın her bir
köşesinden 5 ayrı Real Madrid hayranının futbol sevgileri anlatılıyor" cümlesini okuduğunuzda, size yerli yapımlar arasından, bir parça Okan Altıparmak imzalı 'Takım Böyle Tutulur' (Fenerbahçe) biraz da içinde bulunan maç, soyunma odası görüntüleri ve röportajlar yüzünden Ömer Ali Kazma imzalı 'Eski Açık Sarı Desene'yi (Galatasaray) anımsatabilir. Ama karşılaştığınız şey ilk dakikalardan itibaren, bambaşka!

Bir tarih öğretmeninin Madrid'teki ilk günleriyle başlayan film, sizi birden Japonya'ya götürüyor. İşte 5 ayrı Real Madrid taraftarı arasındaki ilk durak burası... Genç kız, aslında bir Real Madrid taraftarı olmaktan çok bir David Beckham hastası. O'nun bu komik hastalığı erkek arkadaşına da başka şekillerde sirayet ederken, Real Madrid de Japonya'yı ziyarete geliyor.
Buradan sanıyorum Birleşik Krallığa doğru geçiyoruz. Ve bir genç kadın futbolcu ile tanışıyoruz. Kendisi okul takımının yıldızlarından biri ancak talihsiz bir sakatlık yaşıyor, ki tam da Ronaldo 'O Fenômeno'nun Inter'de dizinden yaşadığı ve tam 1 sezon sahalardan uzak kaldığı sakatlığa benzer türden. İşte ikisinin hikayesi de bu noktalarda birbirinin içine geçerek ilerliyor.
Tarih öğretmeni, bir teneffüs sırasında okuldaki meslektaşlarıyla sohbet ederken,
Senegal'de yaşayan ve Real Madrid'in maçlarını izleyebilmek uğruna köyüne en yakın televizyona ulaşmak için -ki bu mesafe 60 kilometre- 2 gün yürüyen bir adamdan bahsediyor. İşte bu noktada da kendimizi Senegal'de buluyoruz. Hiç tanımadığı Real Madrid'e ve futbola tutkun küçük bir çocuk üzerinden ilerleyen bu hikaye yüzünüzü
her daim gülümsetecek türden. Ancak bu sırada filmden bağımsız olarak bir konuya değinmek istiyorum. TTNet tarafından hazırlanan ve 2010'da Afrika'da düzenlenecek olan Dünya Kupası reklam filminin temasının tam da bu hikayeden ve dolayısıyla Real The Movie filminden 'esinlenme' olduğu tezini öne sürüyor ve Senegal'de geçen hikaye sırasında küçük çocukların maç yapmadan önce atıştıkları sahneyi dikkatle izlemenizi tavsiye ediyorum.


Bu hikayeden sonra İspanya'ya kesin dönüş yapıyoruz. Tabii bu sırada insanlardaki bu futbol ve özellikle de Real Madrid tutkusunu çözemeyen ve anlamaya çalışan 'tarih öğretmeni' de bizimle hep beraber. Filmdeki çocuk karakterlerden biri karşılıyor sizi... Babası Barçalı hatta oturdukları mahallenin yarısı Barçalı, ki derbileri sokağın ortasına bir televizyon kurup izliyorlar, 'hep beraber'. Real Madridli küçük çocuk, üzerinden Real Madrid formasını çıkarmıyor olsa da babasının yanında bu konuda daha temkinli davranıyor. Sonra bir gün hiç tanışmadığı dedesiyle karşılaşıyor. Bu dramatik hikaye de yüreğinizi pırpır ettiren, kendinizi gördüğünüz taraftarlık hikayelerinin dışında, insani yönüyle yüreğinizin bir başka noktasına
dokunuyor. Bu yaşam öyküsü babasıyla dedesinin arasının düzelmesini temenni ettiği sırada, çocuğun dedesine söylediği şu cümleyle sizi gülümsetiyor da: "Biraz zaman alsa da bir gün aranız düzelecek, babam da tüm Barçalılar gibi çok inatçı!"
Film tarih öğretmeninin Real Madrid'i ve özünde taraftarlığa dayanan bu çılgınca durumu yani Real Madrid tutkunlarını keşfetmesiyle sürerken, Real Madrid tarihine dair birçok ilginç bilgi de ediniyorsunuz.
Ve son hikaye...
Gerçek bir aşkın, bir tutkunun nasıl da taraftarlık duygusuna benzediğinin özetlendiği 'o' hikaye... Ben cinsiyetimden kaynaklanan hormonal hareketliliğimden midir nedir, filmin sonunda kendimi ağlarken buldum.
En başta da dediğim gibi, Real The Movie önümüzde duruyor... Mutlaka izlenmesi gerekenler listesinde...

Filmden notlar:

- Roberto Carlos iğneden korkuyor, bunu film sayesinde öğrenebiliyoruz.


- Filmin yönetmeni ve senaristi Borja Manso, yapımın toplam maliyeti ise 230.000 Pound.


- Filmin galası 25 Ağustos 2005 tarihinde Santiago Barnebau stadında yapıldı. Ve 'o zamanki' Real Madrid oyuncuları tam kadro oradaydı.

Hiç yorum yok: