10 Mart 2009 Salı

İSTEYİP DE ALAMAYANLAR

Elif DURGUN

Geride bıraktığımız günlerde Avrupa spor basınının, sonucunu merakla beklediği ve şiddetle takip ettiği tek haber, Kaka'nın Manchester City'e "gerçekleşmeyen" transferi oldu.
Şayet transfer gerçekleşmiş olsaydı sanıyoruz, şu andan daha az yankı uyandıracaktı. Çünkü teklif ve yanıt süreci çok daha heyecan vericiydi. Neyse ki korkulan olmadı ve Kaka duygularıyla davranıp, hem endüstriyel futbolun çarklarına hem de Al-Fahim'e 'dur' dedi.
Avrupa futbol sahnesi, bu kadar "çılgın" olmasa da, daha birçok şaşırtıcı teklife sahne oldu. Bu transferlerin hiçbiri gerçekleşmedi ama bu, hiç gerçekleşmeyecekleri anlamına da gelmez.
Örneğin; 2003 yazı... Paris Saint-Germain'in dünyayı kendine hayran bırakan genç Brezilyalısı, Manchester United'la flört ediyordu. Ronaldinho, osıralarda henüz 2 kez dünyanın en iyi oyuncusu seçilmemiş, Barcelona ise 13 yıl aradan sonra yeniden Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmamıştı.Ancak genç adam çoktan Alex Ferguson'un gözüne girmişti. Ronaldinho, sezon bitimindeki yaz tatilinde yaptığı bir açıklamayla "Manchester United hayranı olduğunu ve transferin gerçekleşmesini temenni ettiğini" dile getirse de, Kırmızı Şeytanlar'a büyük bir çalım atarak her Brezilyalı'nın hayali olan İspanya'yı ve pek tabi kendisi için 27 milyon euroluk bonservis bedelini ödemekten kaçınmayan Barcelona'yı seçti.
Üzerinden tam 4 yıl geçmesine rağmen unutulmayan bir başka sarsıcı transfer teklifi ise Chelsea'den gelmişti. Liverpoolluların hatırlamak istemediği o günlerde Beatles kadar olmasa da Liverpool'un simgesi haline gelmiş olan Steven Gerrard, az daha Chelsea'nin yolunu tutmak üzereydi. Genç kaptan, Abramovic'in akıl çelici; 'haftalık 200 bin dolar' teklifine ne yanıt verecekti? Liverpool'a tam 60 milyon dolar önerilmişti. Liverpool taraftarı çok fazla sabredemedi ve ayağa kalktı. Hatta öyle ki kameralar önünde sahte bir Gerrard forması bile yaktılar. Ailesi de koyu bir Liverpool taraftarı olan oyuncu baskılara daha fazla dayanamadı ve evinde kaldı.
O yıllarda Gerrard'ı bırakmayan Liverpool geçtiğimiz yaz, gözünü Aston Villa'nın orta sahasına dikmişti. Aston Villa'nın İngiliz futboluna armağan ettiği isim Gareth Barry, az daha kırmızı-beyazlı formayı üzerine geçirecekti. Xabi Alonso'nun Arsenal'a gideceği konuşulurken, Rafael Benitez'in de B planını uygulaması kaçınılmazdı. Gözünü Aston Villa'nın orta sahasına diken İspanyol teknik adam, Liverpool'un Amerikalı sahiplerini 18 milyon poundluk bonservis bedelini ödemeye ikna etti. Ancak Martin O'Neill, Benitez'den önce davranarak 27 yaşındaki oyuncusuyla takımda kalması konusunda çoktan anlaşmıştı. Gareth Barry, sezon başında taraftar tarafından biraz yuhalansa da, gösterdiği performansla yine kalplerini kazanmayı başardı.

Geçtiğimiz yazın gerçekleşmesine neredeyse kesin gözüyle bakılan bir başka transfer girişimiyse Samuel Eto'o ve O'na yaklaşık 28 milyon pound teklif eden Tottenham'la ilgiydi. Kamerunlu yıldız Rijkaard'la olan ya da olmayan ilişkisini ve mutsuzluğunu saklamıyordu. Tottenham ise Berbatov'u Manchester'a doğru yolculamak üzereydi. Yani şartlar oldukça müsaitti. Ancak Barcelona'nın yıldızlarını yeniden parlatmaya hazırlanan Josep Guardiola, Eto'o'yu takımda istiyordu. Sonuç ise ortada Eto'o istediği huzur ortamını yakaladı ve bu sezon adeta "gol" olup yağdı.
Ve bu sezonun en çok konuşulan ve polemiklere yol açan transfer teklifi. Ortalığı birbirine katan Real Madrid-Cristiano Ronaldo flörtü. İşte bu transfer girişimi de, olası transferden daha çok konuşulan türden oldu. Hatta öyle bir hal aldı ki, FIFA Başkanı Sepp Blatter bile olaya dahil olarak yepyeni tartışmalara yol açtı. "Futbolcuların modern çağ köleleri olmadığı" açıklamasını yapan başkana karşılık olarak, Alex Ferguson yine 'yapılamaz' deneni yaptı ve bonservis bedeli 85 milyon euroya çıktığı halde "ben de Real Madrid'e verilecek oyuncu yok" dedi. Cristiano Ronaldo her şeye rağmen "birgün Bernabeu'da oynamayı hayal ediyorum" dese de 'O' gün bu sezondan 'bir gün' olmadı.

*Bu metin 27 Ocak 2009 tarihinde yayınlanan "Gol" programı için yazılmıştır.

Hiç yorum yok: