9 Mart 2009 Pazartesi

FUTBOLCULARIN ‘DİĞER NÂMLARI’

Elif DURGUN

Futbolculukta ün, her zaman iyi futbolla kazanılmayabilir. Bazılarının tekniği saç baş yoldurur, ismi hafızalara bu şekilde kazınır; bazıları da dünyayı kendine hayran bırakır, adını tarihe altın harflerle yazdırır. Ama her iki futbolcu tipinin de mutlaka bir lâkabı vardır.
Futbola damgasını vurmuş veteran futbolcuları da hep lâkaplarıyla anarız, mesela, ‘Şeytan Rıdvan’ ya da ‘Kara lale Gullit” ve daha birçok sayısız örnek... Peki futbola damgasını vuran genç futbolcular... Onlar nasıl anılıyorlar?
İşte, şu an faal olarak top koşturan bu yetenekli adamların lâkapları ve bu lâkapları alış hikayeleri...

Cristiano Ronaldo: Sezon başında ortalığı birbirine katan, iki kulüp arasında paylaşılamayan genç oyuncu, şimdiden dünya futbol tarihinde kolay kolay sarsılmayacak bir yere sahip. 23 yaşındaki Portekizli'nin adını alış hikayesi bile oldukça ilginç... Tam adı Cristiano Messias Ronaldo Dos Santos Aveiro olan ünlü oyuncunun babası Ronaldo adını O'na ünlü ABD başkanı Ronald Regan'dan esinlenerek koymuş. İşte 1985'te bu adı alan o çocuk, takvimler 2008'i gösterirken dünya üzerinde ronald regan'dan çok daha meşhur biri.
Futbol yeteneği çok küçük yaşlarda keşfedilen Ronaldo, ergenlik çağlarında "Kluivert" adıyla çağrılırmış. Yıldız oyuncuya benzeyen tekniği nedeniyle bu lâkabı alan genç oyuncu şimdilerde kendisinin de sık sık kullandığı gibi "C.R." veya "Christhy" diye anılıyor...

Thierry Henry: 2000'li yıllarla birlikte evrim geçiren futbol, şu sıralar endüstriyel çağını yaşıyor... Milenyumla birlikte furbolun bu haline en fazla hizmet eden iki kişiden biriydi Thierry Henry, Ada'da sık sık arkadaşlık ettiği David Beckham'la birlikte... Arsenal’le altın çağını yaşayan Fransız futbolcunun İngiltere'deki fanları tarafından takılmış 3 lâkabı var. Biri "Titi", diğeri İngilizlerden beklenen üzere asimile çalışmaları kapsamında "Terry" bir diğeri ise "Tel".

Micheal Ballack: Almanya'nın son yollarda çıkardığı en yetenekli ve en başarılı futbolculardan olan Micheal Ballack (belki de en iyisi), oynadığı her takımda yeri doldurulamaz bir hale dönüşüyor. Ve bu nedenle futbolseverlerin çok aşina olduğu "imparator" lâkabına lâyık görülüyor. Ancak onun imparator lâkabı diğerlerinden biraz farklı. Almanlar imparatorlarına "Kaiser" diyor. Alman futbolseverler de bu lâkabı ilk kez usta isim Franz Beckenbauer'e lâyık görüyor, e haliyle genç Ballack’a da "Little Kaiser" yani "Küçük İmparator" deniyor...


Didier Drogba: Afrika'nın futbola sunduğu yetenekler sayısız pek tabi ki. Ama Didier Drogba gerçekten bambaşka… Profesyonel kariyerine Fransa'da başlayan ve Marsilya'dan Ada’nın yolunu tutan oyuncu, teknik direktörlerinin de göz bebeği olmaya devam ediyor. "kontrolsüz güç, güç değildir" ilkesinden olsa gerek yıldız oyuncuya "Drogbazooka" takma ismiyle sesleniliyor. Lâkabını fazla açmaya gerek yok heralde, şutlarının rakip kalede bıraktığı etki mâlum.

Lionel Messi: Arjantinli yıldızın hiç bir zaman sansasyonel bir hayatı olmadı... 70'li ve 80'li yılların özlenen beyefendi futbolcuları gibi sadece futbolunu icra eden Messi, Barcelona'dan ayrılır mı ya da Barcelona'nın Maldini'si olur mu bilinmez ama futbolunun her zaman izleyenlere zevk vereceği kesin. İspanyolların "Leo" diye hitap ettiği Messi'nin gerçek lâkabı ise "La Pulga". "La Pulga" İspanyolcada "pire" anlamına geliyor... Aslına bakarsanız haksız da sayılmazlar.

Fernando Torres: İspanya'nın yetiştirdiği dünya üzerindeki en meşhur futbolcudan bahsediyoruz. Fernando Torres ‘abisi’ Raul'ün bile şöhretini sarsmak üzere… Sahalarda fırtına gibi esen genç oyuncuya bu özelliğinden midir bilinmez ama "El Nino" diye hitap ediliyor… Dünyanın en meşhur kasırgasının adını taşıyan Torres’in lâkabı İspanyolcada çocuk anlamına geliyor. Yani lâkabının çıkış noktası sahip olduğu çocuksu yüzü… Ama bu çocuk karşısındaki defansa çok da acımıyor.

Zlatan Ibrahimovic: 21. Yüzyılda Avrupa'da kaybolan sınırlar belki de en çok futbola sirayet ediyor. Bosna asıllı futbolcu da, İsveç'te doğan ama kariyerini İtalya'da sürdüren bir oyuncu. Bu karşık kimyadan mı bilinmez, bazen o kadar imkansız anlarda öyle sihirli goller atabiliyor ki, belki bu yüzden İtalyan basını ona "İbracadabra" lâkabını uygun görüyor.

Hiç yorum yok: