Elif DURGUN
Başlık sizi yanıltmasın; yazar burada ESPN’in müthiş belgesel serisi ‘30 for 30’nin en güzel bölümlerinden olan ve Petroviç ile Divaç kankaların hikayesinin anlatıldığı bölüme gönderme yapmaya çalışıyor. (Ve başaramıyor olabilir…)
Aslında onların hikayesi Boateng kardeşlerinkini anımsatıyor, bir yönüyle Fabio ve Rafael’e de benziyor, beri yandan Neville’lerinkini de andırıyor: William ve Micheal Keane kardeşler.
İki kardeş, şu an Manchester United forması giyiyor. İkizlerden William, hem oynadığı mevki hem de oynadığı mevkinin hakkını verdiği için biraz daha ilgi çekiyor. 2009’da Süt Kupası’nı kazanan genç takımın bir parçası olan Will, 19 yaşında ilk profesyonel kontratına imza attı ve ardından geçtiğimiz ay 3-2 kaybedilen Blackburn maçında, Premier League’de ilk kez forma giymeyi başardı. Hem de mağlup takımının hücum gücü olarak, maçın 84. dakikasında, hikayelerinin bir yönüyle örtüştüğü Rafael Da Silva’nın yerine…
Stockport doğumlu William Keane kulübün resmi sitesinde ‘tam anlamıyla yaratıcı ve rakibini çaresiz bırakacak bir orta saha oyuncusu’ olarak tanımlanıyor. Ve devam ediyor: Keane çalım atabilen(ki aldatıcı daha uygun), kendinden emin, bitirici özelliğiyle olağanüstü bir oyun vizyonuna ve üst düzey bir öldürücü pas yeteneğine sahip… Zaten Blackburn maçını izlemiş olanlar uzatmalarda takıma kazandırdığı kornerdeki özgüvenini de fark etmiştir.
2010 yılında Manchester United Player of The Year ödüllerinde Jimmy Murphy Yılın Genç Oyuncusu ödülünü kazanan 1993 doğumlu William Keane’nin, takımın gelecekteki efsanelerinden biri olabileceği konuşuluyor. Öyle ki; Will için sorulan soru ‘yeni Keane’ o mu? Önceki yazıda da bahsi geçtiği üzere Paul Scholes’un söylediğine bakılırsa William, muhteşem bir ofans oyuncusu olarak daha çok Ruud Van Nistelrooy’a benziyor.
Diğer Keane, Micheal da United Akademi’nin bir ürünü. Will, ofansif orta saha oynarken, Micheal defans yapıyor. Küçük kardeş(!), 2009/10 sezonunda genç takım için William kadar forma giyemese de aynı yıl Wigan’a karşı ilk kez rezerv takımda oynamayı başardı.
‘Küçük kardeş’ diyorum çünkü Messi gibi olmasa da Micheal’ın da, yaşıtlarına oranla bir gelişim problemi varmış. Ancak akademi, bir dizi fiziksel gelişim programı sayesinde 19 yaşındaki oyuncuyu, 2010/11 sezonunda FA Kupası’nı kazanmayı başaran genç takım içinde kilit bir figür haline getirmeyi başarmış.
Akademi’den Warren Joyce’un rezerv takımına başarılı bir geçiş yapan Keane, kendine defansın göbeğinde zahmetsizce yer bulmuş. Joyce’un genç oyuncuyu takıma yerleştirmesindeki en büyük etkense antrenmanlardaki azmi olmuş.
Kardeşi gibi o da bu sezon A takımda forma şansı buldu; 25 Ekim’deki Aldershot Town’la oynanan Lig Kupası maçının 70. Dakikasında. Micheal, ayrıca ilk profesyonel sözleşmesine de 11 Ocak 2011’de yani doğum gününde imza atarak en güzel doğum günü hediyesini de almış oldu.
Şimdi esas konuya gelirsek! Onları, görünümü ve sahadaki mevkileri haricinde ayıran bir özellik daha var: William, İngiltere milli takımının formasını giyiyor. Micheal ise atalarının ülkesi olan İrlanda Cumhuriyeti için oynamayı seçmiş! Enteresan bir hikaye değil mi?
FIFA’nın yeniden elden geçirmek gereği duyduğu yönetmeliğe göre ikisinin yolları ileride milli takımlarda da kesişebilir ancak bu yönüyle bile kardeşlerin hikayesi oldukça çarpıcı. Micheal’ın Şubat ayında İngiltere 19 yaş altı milli takımının Çek Cumhuriyeti ile yapacağı maça çağrılacağı da konuşuluyor.
Inside United dergisinden Adam Marshall’ında yazısında yer verdiği gibi, şimdi soru şu: Micheal İrlanda Cumhuriyeti için oynamaya devam edecek mi? Keane Kardeşler milli takımlarda da buluşmayı istiyor. Hatta öyle ki Marshall’a konuşan Micheal, açık açık ‘kararımı değiştirdim, umarım Çek Cumhuriyeti’yle oynanacak karşılaşmada yer alabilirim’ dedi. Üretken bir oyuncu olan Will ise hali hazırda alt yaş kategorilerinde forma giyiyor ancak onun heyecanı ise Stuart Pearce tarafından A milli takımdan önceki ve en önemli basamak olan 21 yaş altı takımına seçilebilmek.
24 Ocak 2012 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)